Yazan: Gülşah Özçakır
Kış aylarının en belirgin hastalıklarından olan grip ve nezleye karşı korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Özellikle A ve C vitamininden zengin turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşil biber, karnabahar, mandalin, maydanoz, roka, tere gibi sebze ve meyveleri sofralarımızdan eksik etmemeliyiz.
Her yeni yıl, yeni kararları, yapılacaklar listelerini, gidilecek/görülecek yerleri, başlanacak hobileri ve tabii ki spor ve diyet programlarını beraberinde getirir…
Ve hep içimizde o bildiğimiz ses ‘bu sefer çok kararlıyım, kesinlikle o yıl bu yıl!’
Hatta o kadar inandırırız ki kendimizi bu çıktığımız yola, nasılsa yeni yıla az kaldı diye eski yılın son zamanları iyice coşarız.
Sertab’ın şarkısı kulaklarımda ‘Yeni Bir Ben Lazım!’
Valla sizi bilmem ama ben ve benimle birlikte bir sürü bildiğim bu yolun yolcuları hep çuvalladık bu ‘milat’ olaylarında…
Karar dediğin şeyin sağlıklısı, doğrusu alındığı an başlıyor… Ve tabii ki ulaşılabilir olmadığı zaman pek bir işe yaramıyor… Altın kural sabır! Yani yerinden kalkmamış bir vücut sihirli bir değnekle milli sporcuya dönüşemiyor ya da verilecek 20 kg varsa 3-5 aya bir manken çıkaramıyorsunuz içinizden…hayatta herşey emek ister, zaman ister, sabır ve süreklilik ister… İşte bu altın kural 1!!!
Hadi gelin beraber birkaç püf noktanın üzerinden geçelim;
Bir pedagog vardı oğlumun yıllar önce aramıza katıldığında sohbet ettiğimiz; bana derdi ki ‘Gülşah oğlunla ilgili bir şeyi anlayamadığında kendine yönel…
Yani ne bileyim küçük adam bir akşam uyumadığında kendinin de her akşam rahatça uyuyamadığını unutma… Ya da ağzının suyu akarak yediğin yiyeceklere bazen burun kıvırdığını hatırla… O da bir insan senin gibi, sadece biraz küçük’
Bir fizikçi dostum davranışsal her şeyin arkasını bir fizik kuramına bağlardı; maruz kaldığın bir olayı su dolu bir kovaya benzetip salladığını ve yere bıraktığında belli bir süre sonra kovanın sağından solundan taşan, sallanan suların durgunlaşacağı gibi içimin yatışacağını söylerdi…
Lisedeki matematik öğretmenim hayatın bir cebir işi olduğunu ve aynı sonuca bir sürü yoldan ulaşabileceğimizi anlatırdı…
Bunların hangisi yanlış ki… Doğaya dön İşte tam burada insanoğlu yaratılmışlığının başlarına gitmek istiyorum… Doğaya dön, kendine dön, fizik ve matematik kuramlarına dön… Teknoloji sıfır, elektrik daha icat edilmemiş, tabiat ana demiş ki bak insanoğlu avını gündüz bul, yemeğini ye, gece senin için buralar tehlikeli, karanlıklarda ava giden avlanır… Ha sen ot/sebze/meyve ile mi besleniyorsun; git zehirsiz, düzgün, uygun parçaları gün ışığında adamakıllı seç, ne yiyip, içtiğini adam gibi gör, midenden kıvranma, zehirlenip ölme… Kurgu böyle olunca sistem de buna uygun dizayn edilmiş… Yani sevgili insanoğlu hava karardıktan sonra kendini dizginleyebilir, iş çıkışı/akşam sosyalleşmelerini yemek içmek üzerinden yapmaz isen miden bağırsakların rahat, görüntünden daha memnun bir hal alırsın, sağlık da güzellik de senin olur… Sistemin böyle kurgulu…
Peki şuna ne demeli; madem sevilmiş yaratılmışsın, Bazısı da yağmurdan, rüzgardan, hayvandan zarar görmesin diye sarıp sarmalanmış; kabuklar falan..
En heyecanlısı şu yer altına gömülüler… Bana direk korsan hazinelerini hatırlatıyor… Size de soruyorum, doğru değil mi? Sarımsak, soğan, havuç, turp, pancar… Faydaları neler diye yaz web’e, sayfalarca döksün sana… Kansere kadar her şeye çare…
Hani dedim ya size püf noktalar diye… İşte beraber bakıyoruz; ‘çok basit, çok anlaşılır, çok kolay!’
Yeni yılın yeni kararlarına dönelim…basit, anlaşılır, kolay…
Matematikler, fizikler, dünya düzeneğini bir yana, hedefleri, istediklerimizi bir yana koyalım..
Giren/Çıkan hesabı yapalım tamam da o girenlerin bazıları bildiğin çıkanlar tarafında çalışıyor. Metabolizmayı hızlandıran o değerli parçalardan seçtik mi iş kolaylaşıyor, uyanık olacaksın bu dünyada. Yeşil çay, greyfurt, brokoli, tarçın, zencefil, acı biber, barbunya, yulaf ezmesi, ıspanak… Sen dinlenirken kalori harcatsınlar işte mis…
Biraz önce dedik ya şu elektrik falan icat olmadan diye… Oldu ama işte..
Yaşamdaki her şeye sürekli güncellemeler geldi… Beyin üstün bir sistem ama kandırmak var doğamızda…
Sakin ol şampiyon! Tamam beyine yedirdik ama reflü çıktı, kilo geldi, insülin direnci hortladı, ardı arkası kesilmeyen sağlık problemleriyle uğraşmaya başladık… Yapmamak lazım, yazık hepimize… Sonra hepsiyle uğraşan kendimiz değilmişiz gibi… Belli bir saatten sonra tut boğazını… ‘Sakin şampiyon!’
Başka bir şey mesala; karaciğer vücudun ana detoks merkezi…toksin, bakteri, atık, çöp ne varsa 7/24 arındırma ve temizleme yapıyor… ama o dayandıkça hava kirliliği, su kirliliği, maruz kaldığımız stres, spora olan şıp sevdiliğimiz, işlenmiş gıdaların hayatımızda ve vücudumuzda engellenemeyen yükselişi, leblebi eşleneği ilaç kullanımımız iflas bayrağına, havlu atmaya götürüyor karaciğerleri… Oradan sekiyor böbrekte patlıyor falan falan…
Valla aramızda kalsın ben biraz yardım ediyorum kendisine… Öyle özel bir alışveriş yapmıyorum, dolabı açıyorum gözüme ne yeşil çarparsa; nane, dereotu, maydanoz, brokoli, ıspanak, roka, semizotu vs. bunlardan hangilerini bulursam… Ama sadece bunları blender’dan geçirirsem çok ot ot geliyor, o zaman iş zevksizleşiyor, süreklilik gidiyor. Ben de ne yapıyorum; salatalık, limon, kivi, portakal, avokado, yeşil elmadan hangileri varsa onlardan ilaveyle lezzet katıyorum, insanın bir süre sonra canı bile ister hale geliyor (dermişim)… Birazcık da tadı anlaşılmayacak düzeyde (çay kaşığı) elma sirkesi, zerdeçal, zencefil, çörek otu, keten tohumu, çiğ susamdan neler varsa… Deneyin farkı göreceksiniz. Bir süre sonra arkadaşlarınız n’oluyor sana diyecekler, siz çok çok iyi hissedeceksiniz, enerjiniz artacak ve hastalıklarınız azalacak. İçerideki tüm organlarda emoji = gülen surat.
Kış aylarının en belirgin hastalıklarından olan grip ve nezleye karşı korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Özellikle A ve C vitamininden zengin turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, yeşil biber, karnabahar, mandalin, maydanoz, roka, tere gibi sebze ve meyveleri sofralarımızdan eksik etmemeliyiz.
Hareket şart! Hazır böyle coşarken hadi bi de spor n’olur… Zumbadan bahsetmiştim bir önceki yazımda, bir sonrakinde de bahsedeyim o zaman izninizle… Hem bir sonraki sayı bahar; ben dursam içim durmaz zamanları, doğaya dön doğaya… Hareket şart!
Yeni yılda hepimize sağlık, keyif dolu bir yaşam diliyorum sevdiklerimizle…
Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver…(ben demek isterdim ama benden çok önce demişler)