Clinic SBB’nin sağlık turizmindeki partnerlerinden olan Sanita İstanbul, dünyanın farklı yerlerinden kişilere ‘sağlıklı yaşam deneyimi’ sunuyor. Profesyonel organizasyonu ile doğru hasta-cerrah eşleşmesi sağlayan Sanita’nın kurucusu Kemal Esen ile görüştük.

‘Sağlıklı yaşam deneyimi’ diye açıkladığınız bu kavramı sizden öğrenebilir miyiz?

Pazar araştırmalarımız ve iş fikrimizin temelini oluşturduğumuz iki yılı aşkın bir süredir, belli bir yaş aralığına ve gelir seviyesine ulaşan, sosyal güvenceler ile desteklenen insanların ellerindeki maddi kaynakları paraya çevirerek, sonraki yaşamlarını idame ettirecek ve sağlıkla yaşlanacak ortamlara, mevcut ve devam eden tedavileri varsa, iyileşme sürecinde kalacakları, tedavi sonuçlarını alacakları ve sağlıkla yaşlanacakları ortamlara yatırım yaptığını gösteriyor. Tedavi, Sağlık ve bakım, geriatri, fizik tedavi rehabilitasyon ve sağlıklı yaşlanmayı hedefleyen, ciddi bir nüfus sayısına ait bu kitle için lıfe style programlarımızı kapsayan SPA ve Sağlıklı Yaşam merkezi odaklı tesislerimizde yüksek tedavi sonuçları ve hedeflenen standartlarını elde etmek için SANITA ISTANBUL ve ortakları tarafından benzersiz bir tedavi ve kişiye özel yaşam tarzı programları geliştirilmiştir. Geliştirdiğimiz ve vaad ettiğimiz kişiye özel bu ürüne “Sağlıklı Yaşam Deneyimi ve tedavi süreci” adını verdik..

Sağlık turizminde nelere dikkat etmek gerekir?

Soruyu daha çok, Türkiye sağlık turizmi konusunda elinden kaybettiği avantajı nasıl yeniden kazanır diye sormak gerekir diye düşünüyorum. Fiyat, teknoloji, süreç, tedavi başarısı da dahil elimizdeki en büyük avantajları son beş yılda birer birer kaybettiğimizi düşünüyorum. Tüm yeri ve yabancı veriler bunu desteklemekte. Yabancı platformlarda en fazla konuşulan konu, üzerimize yapışan kötü özelliğimiz

1.Sorumluluk alan mekanizmaların olmayışı

2.Hastaya yansıtılan fatura ve mali işlemlerde uyumsuzluk. Kısaca hastayı kazıklamamız

Hastayı, hasta haklarını, tedavi başarısını ve buna bağlı hizmet zincirlerinin iyileştirilmesini, sürdürülebilirliği öne çıkarmaz, yabancı hasta diye 8-10 katı fazla fiyat vererek, alınacak komisyona endexli bir hizmet anlayışı benimsediğimiz sürece, sektörün tüm tarafları bütün dünyada lokomotif olarak işleyen bu sektörün dışında kalacaktır.

Sağlık turizminin geleceği nasıl olacak?

Dünyada, ekonomiye yön verenler tarafından da onaylanan rakamlara göre Sağlık sektörü, insanların sağlık arayışları ve sağlıklarına kavuşma çabaları sürdükçe var olacak bir sektör olacak. Bizim, ülke olarak bu büyüklüğün yeniden neresinde olacağımız konusuna odaklanmak gerekiyor. Bu sektörden fayda sağlayan, hizmet alan ve hizmet veren tüm tarafların bildikleri her şeyi bir kenara bırakıp, yeni düzene ayak uydurmak için önce küçük gruplar halinde sonra da ülkesel bir master plan dahilinde konuyu ele almaları gerekir. Aksi olan tüm senaryolar, cılız, başarısız ve gitgide daha çok bilinçlenen hasta potansiyeli için geçersiz, kısa vadeli ve zarar eden bilançolar meydana getirecektir.

Yurt dışı ile kıyasladığınızda avantajlarımız neler?

Jeopolitik dezavantajımıza rağmen Türkiye, lokasyon itibariyle kolay ulaşılabilirlik, kur farkı ve tedavi maliyetleri açısından hala tercih edilebilir durumda, ülkemize gelen sağlık ve tedavi sektörü markaları açısından da bilinilirlik ve tedavi başarısına direkt etki eden teknolojik alt yapı açısından bakıldığından da hala avantajlı bir konumda.

Sanita ve Clinic SBB hangi konularda çözümler üretiyor?

2017 yılında dünyada sağlıklarını aramak ya da sağlıklarını korumak için seyahat edenlerin domine ettiği bu sektörün temsilcileri ile Londra’da bir platform kurduk. Daha az boyutta olsa da diğer ülkelerde de görülen denetim sorununa çözüm bulmak için, sağlıkları ile ilgili faaliyetlerini “doktor, hastane, klinik, tedavi merkezi gibi B2B firmalara emanet eden hasta grubunun” temsilcisi kurumlarla meydana getirdiğimiz yapının Türkiye ayağını oluşturduk. İlk etapta 5 tedavi branşında hizmet vermeyi, uygulama ve işletme alt yapımızı Türkiye’deki tüm yarım başlamış ve yarım kalmış işlerin aksine, bu tedavi branşlarına göre organize etmeyi amaçladık. Estetik ve Plastik Cerrahi, hasta sayısı olarak üyesi olduğumuz Platformdaki en yüksek tedavi branşı. Şirket olarak Clinic SBB ’i seçme sebebimiz olarak bir çok etken vardı. Sektörel anlamda yaşanılanları iyi etüt ettikleri için, Clinic SBB de aynı düşünce ile tercih etti diye düşünüyorum. Clinic SBB ile hastanın tedavi öncesi, tedavi süreci ve tedavi sonrası kontrolleri esnasında tüm aşamalarına güvenin tesis edildiği, hasta hakları, tedavi başarısı ve koşulsuz hasta memnuniyetine dayalı bir iş birliği hedefledik. Tedavi içeriğinin, malzeme ve tedavi ortamlarının hasta adına denetlenebildiği, güvence veren, sürdürülebilir ve tercih sebebi olan bu işleyişte Clinic SBB, iş hacmi ile en büyük partnerlerimizden biri olarak organizasyonumuzda yerini aldı.

Sizin kişisel sağlıklı yaşam haritanızı öğrenebilir miyiz?

İnsan hayatında her yenilik, her yeni adım, yeni kararlar “farkındalık” ile başlıyor. İyiyi ve kötüyü fark etmekle. Kişinin kendine iyi geleni, iyi hissettireni fark etmesi için mutlak bir sebep gerekiyor. Eğer, insan hayatını, insana özgü başta sosyal ve ekonomik donanımları sunan bir yerde yaşamıyorsanız, Türkiye’de bu kesinlikle böyle. Coğrafya ile alakalı. Nefeslenebildiğim, damak tadı diye adlandırdığım, kendime iyi gelenleri biriktirdiğim, gülümseten, rahat ettiren, kafamdaki o alanı genişleterek yatırım yapmaya çalışıyorum ben de. Taşıyıcı sistemi ayakta tutmak gerek öncelikle. Vücut sağlam olmalı. Taşımalı, fikirle, insanla, karşımıza çıkan iyi kötü herşeyle başa çıkacak kadar mukavemetli olmalı. Zihin ise bunu desteklemeli. Bu iki ana arteri ayakta tutacak, yaşam olanakları yaratmaya çalışıyorum. Deniz iyi geliyor. Mavisi, tuzu, O’na giderken yapılan seyahati, kaliteli konuşan insanlarla konuşmak iyi geliyor, kaliteli içilen bir yudum, emek verilmiş bir yemek ve özenilerek yapılan her şey. Sağlıklı yaşatmaya yetiyor uzun süredir. Bunların iyi geldiğinin farkına vardım.

Ve sizin güzellik anlayışınız nedir?

İyi gelen, keyiflendiren, kulağa hoş gelen, bakarken beğendiğimi anladığım, konuşurken, dokunurken, o anı yaşarken farklı hissettiren her şey güzeldir bence. Damak tadıma iyi gelen her şeyi güzel bulurum. Çaba harcanması gereken, hem bulunması hem korunması, çoğaltılması için emek verilmesi gereken bir şeydir güzellik. Her ne işte, renkte, tatta, dokunuşta, seste, baktığımız, ulaşabildiğimiz yerde bulunursa….