YAZI: MÜGE ÇEVİK
Doğduğumuz andan itibaren başlarız öğrenmeye. Hayata uyumlanma yolculuğu, yaşlar ilerledikçe kemikleşmiş inançlar, öğrenilmiş pek çok negatif duygu ve düşünce kalıbı, yaşanmış travmalar ile başımıza gelen, doğruluğundan emin olduğumuz yargı ve değerlerle gittikçe zorlaşır. Her geçen yıl bir alışkanlığı bırakmak, yerine yenisini koymak, yıllardır olaylara baktığımız açıyı değiştirmek güçleşir. Bu nedenle de bir yandan yaşamın zorluklarına karşı duyarsızlaşıp buna da bazen olgunlaşma derken diğer yandan da bütün bunlar ile baş edecek gücümüz, hoşgörü ve enerjimiz kalmaz. Tam da bu noktada kişisel gelişim dediğimiz metodoloji ve öğretiler kütlesi karşımızda hem bir mucize hem de nereden başlayacağımızı bilemediğimiz bir kalabalık olarak belirir.
Nefes terapileri, aile dizimleri, koçluk seansları, şifacılar, kuantum çalışmaları, nlp, olumlamalar, meditasyon ve daha sayamadığım pek çok şey kişisel gelişim başlığı altında nereden adım atacağımızı bilemediğimiz sihirli dünyalara davetiye çıkartır. Bazısını çok saçma ve akıl dışı bulurken bazısına kendimizi çok yakın hisseder, teslim olur ve hikmetlerine kendimizi açarız. Açarız açmasına da doğru yerden mi başlıyoruz, doğrusunu mu yapıyoruz veya nedir bu işin doğrusu soruları da hep aklımızın bir köşesinde hep asılı kalır.
Her gün aklında bu sorular, pek çok metot ve uygulamayı denemiş, neredeyse inancını kaybetmiş pek çok insanı dinleyen bir koç olarak herkese uyabilecek temel bir rehber hazırlamanın pratik olacağı düşüncesi ile 5 maddelik bir kişisel gelişim rehberi hazırladım.
Temel prensipler çok basit, oyunun çok da kuralı yok, yeter ki samimiyetle takip edelim ve sığınacak liman ya da başımıza gelenlere meşruiyet aramak yerine hayatımızı dönüştürmeye niyet edelim.
1- İnsan ne sadece beden ne de duygu ve zihindir. İnsan beden, zihin, duygu ve ruh toplamının fazlasıdır. Ve hayata dair sorunlar varoluşun bu boyutlarından bir ya da birden fazlasında oluşabilir ki, genellikle birinde olan diğerini de etkiler. Örneğin bedensel bir rahatsızlığın, zihinsel bir iz düşümü ve mutlaka duygu durumunda da sonuçları olacaktır. Sorunlar belirirken herhangi bir boyutta belirip diğerlerine sıçrarken, çözüm de yine aynı şekilde olmalıdır. Yani, kişinin kendisine en yakın bulduğu veya seçtiği metot, sorunun oluştuğu boyutta ele alınmalı, ve adım adım hiyerarşik şekilde diğerlerine çıkmalıdır. Oluşan boyutu atlayarak, zihinsel ve duygusal sorumluluğu almadan ruhsal boyuta çıkmak sıkça yapılan bir kişisel gelişim tembelliğidir. Örneğin, kişi bir hastalık geçirmektedir, bu hastalığın duygusal kök nedenlerini bulmadan ruhsal şifalar ile tedavi etmeye çalışmak çokça görülür. Ancak, ruhsal boyuta çıkmadan hiyerarşinin alt basamağındaki zihinsel süreçler ve duygusal süreçler adım adım yaşanmalı, yaşamın sorumluluğu alınmalı ve bu boyutlarda mesele bitirildikten sonra bir üst boyuta çıkılmalıdır. Demem odur ki, kişisel gelişim metodolojisi olarak ne seçerseniz seçin, öncelikle kendi duygu ve düşünceniz ile çalışın ve buna en uygun olan ile başlayın. Buralarda kendiniz ile yüzleşmeden spiritüal sığınak veya akıllar aramak, sadece kaçak dövüşmektir.
2- Usta, koç, mentör, kolaylaştırıcı olarak kimin ile çalışacağınız izleyeceğiniz metot veya teknikten daha önemlidir. Çünkü hiçbir öğreti, uygulayıcısı veya öğreticisinden daha etkili veya güçlü olamaz. Ne yaptığınız değil, kiminle yaptığınız, hangi enerji ile çalıştığınız değil, kimden el aldığınızdır esas olan. Bu nedenle bu yolda teknik ya da metot değil, tabir-i caiz ise mürşit seçmek önemlidir. Peki bu kişi neye göre seçilmelidir? Bunun kriteri tek ve nettir. Kişi, bu öğreti veya bildikleri ile kendi hayatında neyi, nasıl dönüştürmüş buna bakmak ve kendi hayatına hayrı olmayanlardan hızla uzaklaşmak gerekir. Anlattığı, öğrettiği, kullandığı öğretiyi hayatına geçirmemiş kişisel gelişim uzmanlarından uzak kalmak, dolayısıyla yol arkadaşı seçerken, rehberlik etmesi beklenen kişinin öncelikle kendi hayatını aydınlatmış olduğundan emin olmak gerekir.
3- Kişisel gelişim ne zaman veya hangi durumlarda gereklidir? Değişim dediğimiz şey bir süreç, ömür boyu süren tek gerçektir. Her an her saniye hayatımızda bir şey olur ve bunların pek çoğu bir daha geri dönüşü olmayan şekilde bizi değiştirir. Ya kalıcı bir anı bırakır ya bir duygu kazır ya da bir inanç ile çıkarız işin içinden ve hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmaz. Değişim kaçınılmazdır, ancak bunun bizi bir adım ileri taşır şekilde olduğundan emin olmak için kişisel gelişim öğretilerine ihtiyaç vardır. Madem hayat ve başımıza gelenler bizi her seferinde yeniden yapılanmaya zorluyor, işte tam da o durumlarda, sürekli ayağımıza dolanan benzer duygular olduğunda, zihnimiz aynı negatif düşünceler ile boğuşmaktan yorulduğunda, kendimizi artık bir adım daha ileri atmak kaçınılmaz olduğunda şarttır kişisel gelişim. Ve tam da bu durumlarda şarttır bir şeyleri eskisinden farklı yapmak. Tam da bu noktada şarttır artık yeni bir beceri kazanmak ve yeni bir teknik ile çalışmak, yeni bir yolculuğa yelken açmak. Bunlar dışında her şey iyiyken, zihnimizde ve duygularımızdaki negatif döngüleri fark etmemişken fazla da aramaya, kazımaya zorla alan yaratmaya çok da gerek yoktur. Eğer belirgin bir şekil yoksa hayatınızda, bir süre tadını çıkartın, nasılsa yaşamın size üzerinde çalışılacak bir oyuncak sunması çok zaman almayacaktır.
4- Gelişip gelişmediğimi ya da tekniğin, metodun bana uygun olup olmadığını nereden bileceğim? En sık duyduğum sorulardan biridir. Yapılan çalışmanın bir işe yarayıp yaramadığına dair bir kuşkunuz varsa zaten yaramıyordur büyük ihtimal ile. Çünkü her şeyden önce bu öğretilerin ortak noktası teslimiyeti şart kılmalarıdır. En ufak bir endişe, sistemin çalışmasını engelleyecektir. Bunun ardından işe yarayıp yaramadığını anlamanın yegane yolu, kendinizde bir önceki halinize göre daha kapsayıcı, daha büyük bir değer yargısı benimsemenize izin verip vermemesidir. Öncesine göre daha katı, daha az hoşgörülü ve daha öfkeli iseniz bilin ki işe yaramamıştır, ya yolculuk sürdüğü için biriken duygular çıkıyordur ya da bu teknik size iyi gelmekten daha ziyade sizi yoruyordur. Çekim yasası der ki, neyi istersek değil ne isek onu kendimize çekeriz. Yani, bir sorunla meşgulken ve ona boğazımıza kadar gömülmüşken hayatımıza çekeceğimiz herkes ve her yol onu pekiştirmeye uygun olacaktır. Kendimiz negatifte titreşirken hayatımıza çok da pozitif insanları çekebilmemiz mümkün olmayacaktır. Bu nedenle de başlangıçta inanların neredeyse biat ettikleri kişisel gelişim danışmanları ile ilişkileri, danışmanların bir süre sonra gerçek yüzlerini göstermesi neticesi öfke ile sonuçlanır. O halde, yapılacak
ilk iş arayışa girmeden önce niyeti temiz koymak, bizi onaylayacak, başımızı okşayıp ne haklı, ne mağdur olduğumuzu söyleyecek biri yerine, bizi büyütecek bunu yaparken de hep olumludan, hep yüksek bir bilinç boyutundan konuşacak birine niyet etmektir. Yaşadığımızı sempati ile karşılayan değil, metanet, soğukkanlılık ve derin bir hoşgörü ile karşılayan bir metot ve kişi ile çalışmak temel kriter olmalıdır, çünkü ancak bu bizi çalışmaya başlamadan öncekinden daha üst boyutta bir inanç, değer ve yargıya taşıyacaktır.
5- Ve son olarak, kişisel gelişim dediğimiz şey başkalarını ya da yaşamın kurallarını değiştirmez, değiştiremez. Olacak olan olur! Bu kısım hayatidir. Olacak olan olur, değişen tek şey bizim bakış açımız ve algımızdır. Bu nedenle de kendimiz dışında bir şeyi, bir insanı, hele ki o insanın iradesini, kararlarını değiştirmeye niyet etmiş her türlü çalışma çöptür! Bunun vaadi de yalandır. Kocam bana geri dönsün, şu kişi ile evleneyim, zengin olayım, ailemin şansı değişsin, patronum beni başarılı görsün, şu beni takdir etsin, bu hakkımı versin gibi çalışmalar ve yola çıkışlar yüzde yüz hüsran ile bitmeye mahkumdur. Başlangıçta oluyor gibi görünse de asla bir yere varmaz. Çünkü, kişisel gelişim dediğimiz süreç ancak ve ancak bütünün hayrına ve tek taraflı olarak ilerler. Yani, ne olursa olsun olan biz görmesek de hayırlıdır. Bunu değiştirebilme gücü hiçbir insanda yoktur. Ancak başımıza gelecek olanı yumuşatmak, süreci hafifletmek elimizdedir. Biz, teslimiyete gelebilir, bakışımızı büyütür, hayata daha yumuşak, daha kapsayıcı ve daha hoşgörülü bakabilirsek karşılığı da daha yumuşak olacaktır. Bu son şart olmadan, diğer şartların hiçbiri de çalışmayacağından, kendimiz için dilediğimiz ve yaratmaya gönlümüzü verdiğimiz şeyin bütünün hayrına olmasını da baştan ve peşinen dilemek ve bilmek sistemin çalışmasını garantiler.
Kurallar ve koşullar net, maceraya ve büyük arayışlara pek de gerek yok. Kişisel gelişim ile ilgili bir mecra, bir kaynak bir çıkış arıyorsanız adres belli, önce kendiniz. Önce kendi duygunuz, sonra bunu bütünün hayrına olacak şekilde bir üst bilinç boyutuna taşımaya bütünün en yüksek hayrına olacak bir niyet ve bu konuda samimi bir yol arkadaşı…İhtiyacınız olanın hepsi bu… Gerisi, ismi kendisinden büyük, mucize vaat ederken eldekinden eden vakit, emek, zaman ve inanç israfı…
İsrafsız, en etkili ve yumuşak bir yol ile kendimizden kendimize keyifli seferler…