‘Ezel Akay son filmi ‘Osman Sekiz’ ile izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Sene başında ‘9 Kere Leyla’ ile hasret giderdiğimiz ünlü yönetmen ‘hayatımın en üretken dönemi’ dediği bir süreçte yeni projelerle sinemamıza hayat veriyor. Yapımcılığını Ömer Kaya’nın yaptığı ‘Osman Sekiz’ modern ve absürt bir komedi. Başrollerinde Begüm Birgören ve Tim Seyfi yer alıyor. Ezel Akay’ın masalsı dünyasını yine renkler ve farklı objelerle göreceğimiz filmin senaryosu ise oyuncu Kemal Uçar’a ait. Ezel Akay, Göztepe’de tarihi bir konakta çektiği ‘Osman Sekiz’ filminin set arasında sorularımızı yanıtladı.
Bu yılın başında izleyici ile tam 10 yıl aradan sonra ‘9 Kere Leyla’ ile Netflix’de buluştunuz. Nasıldı geri dönmek?
Eşsiz bir süreç oldu. Geçen yıl başında çekmiştik ama araya salgın süreci girince beklemek zorunda kaldık. Netflix sayesinde film geniş bir izleyici kitlesi ile buluştu. Dünyanın her yerinden izlendi. Bu duygu elbette çok güzeldi. Öncelikle uzun bir süre sonra ilk kez izleyici karşısına çıkmak sonra bir kadın hikayesini filme taşımak beni mutlu etti. Ayrıca oyuncu kadromuz çok güçlüydü. Demet Akbağ, Haluk Bilginer, Elçin Sangu, Fırat Tanış ve Alican Yücesoy gibi çok sevdiğim isimlerle çalıştım. Konusu ise Lilith idi. Lilith insanlık tarihinde çok önemli bir kadın figür. Anlatmakla bitmeyecek çok özel bir karakteri var. Kendimi çok mutlu hissediyorum.
Netflix demişken dijital platformların gücünü konuşalım mı?
Elbette konuşmak lazım. Türkiye ve dünyada dijital platformlar kendilerine has eşsiz ve büyük bir güce sahip. Çok eskiden sinema salonlarının sonra da televizyonun gücünü artık dijital platformlar aldı. İnternet ortamında farklı araçlarla filmlere, dizilere erişebiliyoruz. Netflix bu açıdan çok farklı içerikleriyle ve yarattığı kaynaklarla film endüstrisini destekliyor. Sinema perdesinin büyüsüne hiçbir zaman sahip olamayacaklar ama konforları ve zaman kısıtı olmayışı çok önem taşıyor. Bence iyi ki varlar. Eğer Netflix olmasaydı hala ‘9 Kere Leyla’yı hala bekliyor olacaktık.
‘Osman Sekiz’in hikâyesi nasıl ve filmin hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Oyuncu Kemal Uçar’ın kaleminden çıktı ‘Osman Sekiz’ ve cesur yapımcımız Ömer Kaya’nın yatırımı ile hayat geçti. Çok uzun bir hazırlık süreci oldu. Evden çalışan bir yazarın sıra dışı hayatını anlatıyoruz. Yazarımız güçlü hayal dünyası ile kendisine çok farklı bir hayat yaratmış. Bu hayatı mizahın olanca gücü ile ortaya koyuyoruz.
‘Osman Sekiz’in başrollerinde Begüm Birgören ve Tim Seyfi var. Nasıl bir araya geldiniz?
Senaryo bana geldiğinde bu rolleri çok farklı isimlerin oynaması gerektiğini düşündüm. Zaten yapımcımız da bu konuda bir çalışma yapmıştı. Begüm Birgören ve Tim Seyfi çok uyumlu oldu. Her ikisi de senaryoyu çok sevdi. Yine senaryo yazarımız Kemal Uçar da oynuyor. O da çok iyi bir oyuncu. Kesinlikle oyunculukların çok güçlü olduğu ve izleyici çok memnun edecek bir film ortaya çıktı.
Boğaziçi Üniversitesi’nden makine mühendisi olarak mezun oldunuz. Hiç mesleğinizi yapmadınız. Keşke sanat okusaydım diyor musunuz?
Mühendislik eğitimi aldığımda ülkemizde öyle bir moda vardı. Ya mühendis ya da doktor olacaktım. Sanat eğitimi almak açıkçası aklıma hiç gelmedi ama ben üniversitede tüm sanat kulüplerine üye olarak bu ihtiyacımı giderdiğimi düşündüm. Şu anda olsa evet kesinlikle sanat eğitimi alırdım. Çünkü Boğaziçi’nin mühendislik eğitimi gerçekten çok ağır. Yine de aldığım eğitimin faydasını görüyorum. Örneğin problemleri çözerken müthiş fayda sağlıyor.
İlk olarak yapımcılıkla başladığınız sinema serüveninde 25 yılı geride bıraktınız. Önümüzdeki süreçte planlamanız nasıl?
Uzun bir süre ara vermiştim ama bu sürede aslında bayağı bir proje için çalıştım. Çok sayıda çekilmeyi bekleyen senaryom var. Bir kısmı için hazırlıklar başladı yani yakın zamanda bayağı yeni proje ile karşınıza çıkacağım. Hepsi farklı türlerde ve ilgi çekici konularda. Yeni bir sinema anlayışı var. Dijital platform yeni bir izleyici kitlesini ortaya çıkardı. Bu açıdan önemli buluyorum teknolojik gelişmeleri ve sabırsızlanıyorum.
Sizce Türkiye sinemasının en çok baş etmesi gereken problemi nedir?
Maddi sorunlar elbette. Kimse yeni isimlere yatırım yapmak istemiyor. Belli başlı kurallar var onun dışına çıkacak yatırımcı bulmak zor. Özellikle gençleri desteklemek lazım. Şu anda ilk filmini çekmek için bekleyen yüzlerce genç yönetmen adayı var. Onları keşfetmek ve yüreklendirmek lazım. Bu şekilde ancak gelişmiş bir sinema endüstrisi ve izleyici kültürü oluşabilir.
Peki gençlerle aranız nasıl?
Her zaman onlarlayım. Eğitimler, konuşmalar ya da gönüllü danışmanlıklar yapıyorum. Okuduğum senaryonun haddi hesabı yok. Aralarında çok ilgi çekici olanlar var. Sanattan vazgeçmemelerini söylüyorum. Bu yol uzun ve güçlü olabilir ancak mücadele etmeye değer. Reklam yönetmenliği geçmişiniz de var. Çoğu hala hatırlanan reklam filmlerine imza attım. Tabii arkamda müthiş ekipler vardı. Sağduyu, 10 Bin Yüz Bin Baloncuk, İbrahim Tatlıses’in kamyon şoförü olduğu “Bence BMC” gibi filmlerle başlayıp bine yakın reklam filmi yönettim. Galiba Türkiye’de en çok reklam filmi çekmiş yönetmen benim. Son olarak Mert Fırat’la bir temizlik firması için reklam filmi çektim.
Güzellik denilince aklınıza ne geliyor?
Klişe olabilir ama güzellik gerçekten ‘doğallık’ anlamına geliyor. Doğal olan her zaman göz alıcıdır. Kendi sakinliğinin içinde albenisi vardır. Elbette minik dokunuşlar iyidir. Plastik cerrahi bu alanda inanılmaz başarılara imza atıyor. Sadece doğal sınırlar içerisinde olmak şartıyla! Güzel olan her zaman iyidir.