Hayatımızda hep “mucizevi formülleri” veya bulunduğumuz durumlarda “kurtarıcı yöntemleri” arayarak bir şeyleri başarmayı bekleriz. Peki sorumluluk almadan başarıya ulaşmamız mümkün müdür?
Hiçbir hazırlık yapmadan harekete geçme durumuna alışkanlık denir ve bu eylemlerimizin sonucu hayal kırıklığı olduğu zaman ise kendimize olan inancımızı kaybetmemize sebep olur. Mesela; kilosundan şikayetçi olan biri kendi başına şok diyetler uygulayarak kilo vermeyi hedeflemektedir. Diyet programından olumlu sonuç alamayan birey “denedim ama kilo veremiyorum.” Diyerek sorumluluk almaktan vazgeçer. Halbuki başarı çok yönlü destekler ile (diyetisyen danışmanlığı, spor, sağlıklı yaşam…) sandığı kadar zor değildir.
Yaşamımızda; iş, zihin, duygu, düşünce, beden, ikili ilişkiler ve sosyal tutumlar gibi farklı alanlarda veya inançlar, değerler, alışkanlıklar, mizaç veya gündelik yaşam tarzlarınız ile alakalı daha bilinçli kararlar vermek için öncelikle önümüze düz ve temiz bir sayfa alarak başlayabiliriz. Sayfayı ortadan ikiye bölüp bir tarafa bu yukarıda saymış olmuş olduğumuz konu başlıkları ile ilgili faydalı diğer tarafa ise zararlı olan özelliklerinizi listeleyin.
Özellikle en çok hangi faydaları daha da geliştirmek istediğinizi belirleyin ve bunları projelendirin. Sonrasında hangi zararlılardan öncelikle ve en çok kurtulmak istediğinizi belirleyerek onları da projelendirin. Eğer bu hususta herhangi bir kafa karışıklığı yaşıyorsanız araştırma yapabilir, destek alabilirsiniz. Veya meditatif davranışlar destekleyici olabilir.
Yaptığınız listeler içinde size en kolay ve en sevimli gelen bir maddeyi seçerek eyleme geçin. Bu tutum sizi bilinç dışı olarak sabote eden “başarısızlığı ispat” kısırdöngünüzü kırmakta çok başarılıdır; çünkü başarısızlığı imkansız kılarsınız. Aksi halde, içinizdeki sabotörün sesini duyarsınız. Göreceksiniz ki; ilk basamakları kolayca ve keyifli bir şekilde başarınca bunun verdiği özgüven ve içsel motivasyonla belki başlangıçta daha zor ve biraz da sevimsiz gelebilecek adımlara karşı kendinizi daha hazırlıklı ve güçlü hissedersiniz. O maddeyi size devamlı olarak hatırlatacak uyarıcılar kullanın. Örneğin, buzdolabı kapağına, aynaya, masaya, arabaya bir uyarıcı koymak gibi veya bir çalar saat ve ajanda gibi. Etrafınızda olumlu yaşam modellerini fark edin, onları örnek alarak katılın: spor grupları, meditasyon – yoga grupları, kitap okuma grupları gibi…
Başardığınız her adımdan sonra kendinizi kutlayın ve ödüllendirin. Ödül genelde alıştığımız gibi, her zaman maddi olmak zorunda değildir. En önemli ödül başarının değerli bulunarak takdir edilmesidir.
Unutmayın ki başarılarımız bizim en büyük ödüllerimizdir. Bir sonraki yazıda görüşünceye kadar kendinize iyi bakın…
- Referans : Dr. Oğuz Demirsoy – Mucize İçinde