YAZI: Ece Belen / Haber Spikeri-Program Sunucusu

“Sizce güzellik nedir?” diye sorsak, erkeklerin güzellik tarifinde güzel kadın için ‘zayıflık’, kadınların yakışıklılık tarifinde ise ‘fit’ bir vücut geçer mutlaka. Artık dünyadaki yeni trend ‘Smart Is The New Sexy’ yani artık six pack veya kıvrımlı hatlardan önce zekanız geliyor.

Düşünsenize karşınızdaki kişi size “Ne kadar entellektüelsiniz, düşüncelerinize bayıldım, ayaklı ansiklopedi gibisiniz” diyor ve ekliyor; “Espri yeteneğiniz de bir harika.” Değişik bir iltifat şekli gibi gelebilir ama belirteyim size kısaca, “Ben sapyoseksüelim” demenin sinyalini veriyor.

Bingo! Dünyadaki yeni trend ‘Smart Is The New Sexy’ yani artık sixpack veya kıvrımlı hatlardan önce zekanız geliyor.

Peki sapyoseksüellik, yani entellektüelite, yani zekaya âşık olmak günümüzdeki güzellik anlayışını etkiliyor mu? Kesinlikle ‘Evet’ demek isterdim ama entellektüelite güzelliği törpülemeye başladı desek daha doğru olur, Çünkü şu anda herhangi birine “Sizce güzellik nedir?” diye sorsak, erkeklerin güzellik tarifinde güzel kadın için ‘zayıflık’, kadınların yakışıklılık tarifinde ise ‘fit’ bir vücut geçer mutlaka.

Siz hiç bu zamana kadar dünyanın en seksi seçilen kadınının veya erkeğinin yüzünde bir sivilce gördünüz mü? Hayır, tabii. Ülkemizde de yıllar önce aslında tam bir sapyoseksüellik örneği olarak, en seksi erkek seçilen Prof Dr. Ahmet Mete Işıkara’yı saymazsak, bizde de durum benzer yönde seyrediyor.

Ne yazık ki öyle bir algı var ki, biraz kilon fazlaysa, burnun kemerliyse sen çirkinsin. Sanki tek önemli olan buymuş gibi. Bize dayatılan güzellik anlayışının sonucunda da kendimizi güzel veya yakışıklı kılmak için o kalıplara sokmaya çalışıyoruz.

Kilon fazlaysa çekici olamaz mısın?

Bu, günümüze özel bir durum değil aslında. İnsanlığın var olmasından beri kadınlar güzel olmaya uğraşmış hep. Zaman geçtikçe buna erkekler de eklendi. İşte sapsyoseksüellik bu noktada değişmeyen güzellik algısını sarsıyor. Güzellik anlayışını geliştiriyor belki de bakış açısını değiştiriyor. Bu sanki suyun buz kalıbında donup kalması gibi beynimizde duran kalıpları kırarak parçalıyor. Kilon fazlaysa çekici olamaz mısın? Olursun. Karşındakine tatlı dilin, kıvrak zekanla anlattığın bir konu, karşı tarafın baktığı kemerli burnuna dikkati çeker mi? Çekmez. Unutmayın biz bedenimizdeki her şeyle özeliz ve tekiz. Kimse kimsenin kalıplarına girmek zorunda da değil.

Evet, “Zeka güzellik anlayışımızı iyi yönde değiştirirken, kafalar zekaya takılmışken, görselliği olduğu gibi unutacak mıyız?” dediğinizi duyar gibiyim. Dünyada akım bilgiye kaymış olabilir ama işte bu noktada devreye kişinin kendini iyi tanıması da giriyor. Bedenini tanıması ve sevmesi, kendine nasıl davrandığı, kendini nasıl beslediği gibi ruhunu beslerken, kumaşını da unutmamalı insan. İnsanın kendine saygısı bedenine saygı duymasıyla başlamalı belki de. Günümüzde aynaya baktığında kendine yabancılaşmadan zaman akışını yavaşlatmaya çalışmanın, azıcık gençleşmenin, biraz da kas yapmanın ne sapyoseksüelliğinize zararı olur, ne de itibarınıza. Dünyada bir başka gerçek daha var ki, görsellik algı sistemimizi doğrudan etkilerken, estetik sektörü her gün ilerlerken aklımızı kullanıp görsellikle zekayı harmanlamak da olanaklı. Bu size de daha mantıklı gelmiyor mu?