Ormanda yaşamaya 6 yıl önce karar verdiğimde çevrem için çok radikal bir karar gibi görünüyordu. Ancak doğada yaşamak benim aslında derinden özlediğim bir yaşam tarzıydı çünkü çocukluğumun geçtiği Hazar kıyısında zamanımızın çoğu dedemin çiftliğinde geçerdi. Dedemin yemek masasında sunulan bütün gıdalar büyük bir emekle çiftlikte yetişirdi. O dönemlerde yemek israfı asla olmazdı, sade ve doğal hayatın içinde elimizdekilerin kıymetini bilir ve her an hayatın sunduklarına şükür ederdik. Bugün seçtiğim yaşam da aslında bu felsefe üzerine kurulu. Zeytune Farm’ı Muğla’da bulunan Akkaya vadisinde kurduğumdan beri üretim ile geçen her gün bir hediye. Çiftliğimi daha bilinçli yaşamak ve üretmek için kurdum.
Büyük şehirlerin gürültüsünden, karmaşasından kaçıp sessizliği dinlediğim çam ormanlarının içinde bir yaşam seçtim. Dönem dönem büyük şehirlerin kültürel faaliyetlerini özlesem de, doğada çok daha mutlu, özgür ve yaratıcı olduğumu, kalbimin heyecanla attığını ve bir fark yarattığımı hissedebiliyorum.

Ormanın İyileştirici Gücü

Doğaya ne kadar yakın olursam kendimi o kadar mutlu ve dengede hissediyorum.
Güzellik aslında her yerde, bunun farkına varabilirsem pozitif etkilerini tüm hücrelerimde yaşayabilirim. Doğa sadece ruhuma değil bedenime ve yaratıcı gücüme de çok iyi geliyor.
Ormanda ağaçlardan ve bitkilerden yayılan kimyasallar bağışıklık sistemimizde önemli rol oynayan doğal öldürücü hücrelerimizin (NK) aktivitesini arttırır. Doğal öldürücü hücreler, bedenimizde virüs ile enfekte hücreleri ve kansere dönüşmeye meyilli hücreleri tespit edip yok eder. Orman bedenimizi iyileştirir!

Ormandaki Şifalı Bitkiler ve Ağaçlar

Güne köpeklerimle ormanda yürüyüş ile ve şifalı bitkiler toplayarak başlıyorum. Her mevsimin güzelliği ayrı, sadece ormandan beslenerek yaşamak mümkün doğrusu.
Akkaya Vadisindeki ormana bal ormanı da deniliyor, arıcılık için müthiş bir bitki örtüsü var. Ormanda hayıt, ölmez otu (immortelle), kekik, kapari (gebere otu), meneviş, kaktüs inciri (frenk yemişi), akasya, çıntar, kuzugöbeği gibi şifalı ağaç, bitki, meyve ve mantarlar yetişiyor.
Mantar avına çıkmak insanları bir araya getiren çok zevkli bir aktivite. Arkadaşlarımla bazen ormanda saatlerce çıntar ararız. Çıntar ( saffron milk cap) kızıla çalan turuncumsu rengiyle, çam ağaçları altında yetişen nemli ormanın bize sunduğu en güzel nimetlerden. Çıntar mantarını güveçlerde, tereyağında sote veya mangalda pişirebilirsiniz.
Ormandan topladığım kekik, ölmez otu, karabaş otu gibi tıbbi bitkileri çiftlikteki atölyeme getirir, ürettiğim sabun ve merhemlerde kullanırım. Özellikle papatyagiller ailesinden gelen ölmez otu, cilt üzerinde kanıtlanmış etkilere sahip, güzellik, bakım ve yaşlanma karşıtı olarak kullanılıyor. Ayrıca antienflamatuar ve morarma önleyici olarak bilinen tıbbi özellikleri de var.

Ormanın Yaratıcı Gücü

Doğada, bol oksijende geçirdiğimiz zaman arttıkça, yaratıcılığımız da artıyor. Odaklanma ve problem çözme yeteneğinin gelişmesine olumlu etkiler ormandan geliyor. Enerjimiz yenilenirken, zihnimiz sakinleşiyor ve böylece mutluluk oranımız da yükseliyor.
Artık bedenimize giren temiz gıdanın genel sağlığımız için ne kadar önemli olduğuna dair bilinç yükseldi. Daha bütünsel bir yaşamın önemini, bedenimize olduğu kadar zihnimiz ve ruhumuza da bakmamız gerektiğini anlıyoruz. Sadece bireysel açıdan değil, dünyamız ve gezegenimizin sağlığı için de bu yaşam şekli daha mantıklı ve her birey daha sorumlu yaşayarak fark yaratabilir.
Bana sık sık çevremden nasıl enerjimin bu kadar yüksek olabileceğini sorarlar. Cevabım aslında çok basit, çünkü hayatı, üretmeyi ve katkıda bulunmayı seviyorum. Sürekli merak içindeyim ve öğrenme arzum hiç bitmiyor.

Orman Yangınları

Ülkemizde yaşanan yangınlardan dolayı kaybettiğimiz yüzbinlerce hektar orman, yerleşim yeri ve canlılar için çok üzülüyorum. Böyle derinden etkilendiğimiz bir tecrübeden sonra, çiftliğimizde ve çevremizde bir takım önlemler almak zorunda kaldık.
Öncelikle komşularımla sabahları buluşuyor ve yangına sebep olabilecek şişeleri topluyoruz. Maalesef gelen ziyaretçiler bilinçsizce ormana şişe ve çöp atabiliyorlar. Orman müdürlüğü ile görüştükten sonra ormana belirli noktalara konulacak uyarıcı levhalar yaptırıyoruz. Komşularımız ile bölgemiz için bir kriz planı oluşturduk.
Çiftliğimizde ise 120 tonluk havuzumuza bir pompa sistemi kurarak yangın esnasında itfaiye hortumları ile müdahale edebilecek bir sistem kurduk. Ayrıca çiftliğin her köşesine 50 kiloluk yangın söndürme cihazları yerleştirdik.
Yanmayı önleyici bir madde aldık ve etrafımızdaki yakın ağaçlara bu solüsyonu uyguladık. Evin girişine ve binanın çevresine de uygulama yaptık. Acil olarak çiftliği boşaltmamız gerekirse bir acil çıkış planı oluşturduk, alternatif çıkış yollarını öğrendik.
Yangını yavaşlatan, düşük reçine içeren ve yaprak dökmeyen bitkileri öğrendik. Yangın esnasında bütün bitkiler yanar ancak bazı bitkiler daha yavaş yanıyor. Bu bitkilerden bazıları: Fransız lavantası, aloe vera, agave, fil çalılığı (portulacaria afra, elephant bush) gibi bitkiler. Evin yakın çevresine bu bitkileri diktik.
Yangınların ülkemizde sebep olduğu hasar ve kayıplardan sonra açıkçası tüm yaşamımızı yeniden gözden geçiriyoruz. Kendi yaşamımızdan başlayarak birçok değerimizi, ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi sorguluyoruz. Daha huzurlu ve özgür bir hayat sürmek için geldiğimiz ormana nasıl daha çok sahip çıkabiliriz, nasıl bu muhteşem doğayı daha fazla koruyabiliriz hala sorguluyoruz ve yeni önlemler geliştiriyoruz.

Lale Kemali Gonzales