Onu Hepsi’deki sarı ve kıvırcık saçları, yüksek enerjisi ve farklı vokalleriyle tanıdık. Kış sayımıza tesadüf eden koyu renk saçları ve durgun tonları sizi şaşırtmasın, tıpkı sesinde olduğu gibi onda her renk var…

Son solo projenizle yazın sevilenleri arasına girdiniz. “Arabesk” adını taşıyan albümünüzde 13 unutulmaz şarkı var. Şarkı seçimlerine nasıl karar verdiniz?

Şarkı seçimlerini yaparken, benim sesime uygun ve sevilen duygusal şarkılardan bir seçki yapmaya çalıştık. Daha çok yapımcım Umut Kuzey’in önerileri idi çünkü kendisi arabeske benden daha hakim.

Albümdeki düzenlemeler ve elbette değerli yorumlarınız birer klasik olan bu şarkıları aslında yeni şarkılara dönüştürmüş. Bu açıdan bakıldığında çok yenilikçi bir albüm, karar ve kayıt sürecinizi anlatır mısınız?

Yapacağım son şeydi belki de bu albüm ama sonuç güzel oldu. Asla asla dememek lazım. Çok dipteki günlerimde bile kayda girdim ve içeride ağlayarak şarkıları hissederek söyledim. Arabesk öyle bir ruha sahip sanırım. O ruha büründüm biraz, fakat kendi imzamı atmayı hedefleyerek.

-“Arabesk” klasiklerin yer aldığı şarkılarla klasik bir albüm olma yolunda. Sizdeki etkisi nasıl?

Ben de arşivlik olduğunu düşünüyorum. İnsan kendi albümüne böyle der mi bilmiyorum ama öyle. Hissettiklerim dinleyiciye de geçiyor bence. Gelen yorumlardan albümdeki şarkı seçimlerinin yerinde olduğunu anladım. İsteyerek yaptığım bir çalışma olduğu için bu samimi duygunun dinleyenlerin duygu dünyalarında karşılık bulması çok hoşuma gitti.

– Ses renginiz sizi her zaman farklı kılıyor. Bu özel ses renginiz yorumculuk kariyerinizde sınır anlamına mı geliyor yoksa sınırsızlık mı?

Sınırsızlık demek, renkleri olan bir sesim var. Onun yanında oturmuş bir tarzım olduğu için ne söylersem söyleyeyim ben artık ben olacağım zaten ama her şarkıda başka bir ben var. Dinleyenlerim sesimi, tarzımı beğeniyle karşılıyor. Ben de her zaman sevdiğim şarkıları seslendiriyorum. Olmayı istediğim projeleri yapabildiği için de çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Sesimin güçlü yapısı çok farklı projelerde, albümlerde olmama olanak sağlandığı için şanslı olduğumu düşünüyorum.

onda her renk var gulcin ergul

Sırrı elinde olmayan şeylere üzülmemek

– Her zaman pozitif enerjiniz ile dikkat çekiyorsunuz. Bize sırrınızı söyler misiniz?

Karamsar olduğum zamanlar da oluyor elbette insani bir şey. Ama elimde olmayan şeylere üzülmemeyi başarmak gibi bir başarıyı elimde tutuyorum. Bunun dışarıya pozitif olarak yansıması ise çok güzel. Bir sanatçı olarak elbette duygularım benim için çok önem taşıyor. Duygularımın ışık tuttuğu bir hayatım var, şarkılarımda da bunu görebilirsiniz.

– Sosyal medya ile aranız nasıl? Soluk aldığınız bir alan mı yoksa sizi zaman zaman yoruyor mu?

Yorulmuyorum seviyorum. Instagram ve Youtube en sevdiğim. Dinleyenlerimin yorumlarını okumak, onların sevgisini görmek büyük özgürlük. Eskiden daha kısıtlı bir ortam vardı. Şimdi yayınladığınız her sanatsal üründe dinleyicilerin duygularını, samimi yorumlarını okuyabiliyorum. Ayrıca günceli takip etmek açısında da sınırsızlık olanaklar içeriyor.

– Etkileyici ve farklı bir güzelliğiniz var. Sizin güzellik sırlarınız nelerden oluşuyor?

Olduğum gibiyim, cildime dikkat etmek, spor ve diyet yapmak hayat biçimim ama o da değişken ibrelerde süregeliyor. Tıpkı yaşam gibi hayatın değişkenlerini içinde barındıran bir ritmim var. Güzelliğin bu açıdan doğallıktan geldiğine inanıyorum.

“En önemlisi insanın kendisiyle barışık olması”

– Güzellik anlayışınız nedir?

İnsanın önce içi güzel olmalı, gerisi fasa fiso ama elbette televizyon önünde olmanın getirdiği bazı güzellik kuralları olabiliyor. Çok da güzellik tabularının kölesi olmamak gerekiyor takıntı derecesinde. En önemlisi insanın kendisiyle barışık olması.

– Çantanızda olmazsa olmazlarınız neler?

Çantam çok karışıktır her zaman. Islak mendil, Listerine, gözlük silme mendilleri, gözlük…Bunlar olmadan dışarı çıkmıyorum.

– Nişantaşı’nın hayatınızdaki anlamı nedir?

Maçka’da spora gidiyorum, Nişantaşı’na geçmek kolay oluyor. Genelde alışveriş için gelirim…