Kanada’da kışın soğuğu değil de, uzunluğu yorar insanı. Mart ayının soğuğuna alışılır, ama Mayıs ayında sabah işe giderken -2 derece olması yavaş yavaş ruhu zorlar, kırar. Derken, uzun kışın ardından sümbüller, laleler baş verir çözülmekte olan toprakta. Manolyalar açar, akçaağaçlar yapraklarını gösterir. Haziran ortasını bulur bütün ağaçların yeşermesi. İnsan, bitmek bilmeyen kısın ardından ve pek de ilkbahara benzemeyen ilkbahardan sonra, kısa Kanada yazını doyasıya yaşamak ister. İşte o yaz sırasında akla sırra ermeyen bir şey olur. Kışın bütün anıları silinir. Daha bir ay önce her yerin karla kaplı olduğu, araba konsolunun -20 dereceyi gösterdiği, köpeği yürütmenin hem kopek hem insan için mümkün olmadığı günler unutulur. Bu hafıza kaybı ve muhteşem Kanada yazı, dünyanın her yerinden gelen göçmenlerin bu soğuk ülkede hayatta kalabilmelerinin sırrıdır.
Derken, bir yaz yürüyüşü sırasında, birdenbire sarı bir yaprak çıkar karşınıza kaldırımda. Yukarı bakarsınız ağaca, bir kaç tane de orada. Çok derinlerden bir çığlık yükselir insanın içinden: Hayııııırrrrr, daha değil! Kışa hazır değilim! O sarı yaprak insanı ürkütse de, Kanada’nın en güzel mevsiminin de habercisidir. Çok geçmeden ağaçlar canlı sarılara, turunculara, kırmızılara dönüşür. Ağaçlarla beraber kaldırımlar da renk değiştirir dökülen yapraklarla. İnsan masal âleminde yürüyor gibi hisseder kendini sokaklarda.
Yaprakların güzelliği, ekim ortasıyla sonu arasında doruğa çıkar. Her bölgede, küçük seyahat rotaları vardır yaprakların değişimini gözlemlemek için. Eğer seyahate vaktiniz yoksa arka bahçeye bir bakış, mahallede küçük bir yürüyüş veya kısa bir araba yolculuğu bile yeterlidir bu güzelliğe tanık olmak için. Birçok küçük kasabada panayırlar kurulur, sonbahar festivalleri düzenlenir. Çiftlikler balkabağı ve balkabağı tartları satmaya baslar. Evlerin önü balkabaklarıyla süslenir. Cadılar bayramı hazırlıkları baslar. Balkabaklarına korkunç yüzler oymak ve içine mum yakıp evin önüne koymak adettendir. Çocukların hayali Cadılar Bayramı 31 Ekim akşamı kutlanır. 31 Ekim günü tatil olmaz, çocuklar okula gider. Birçok okul kostümle gelmelerine izin verir, hatta spor salonlarında bir nevi kostüm defilesi bile yapılır. Aksam olunca, karanlık sokaklar, kostümlerine bürünmüş çocuklarla dolar. Bir evden diğerine koşup şeker toplarlar. Bu cümbüşe bazı yetişkinler de öyle canla başla katılır ki, korku filminden fırlamış setlere dönüşür bazı evlerin garajları. Yaprakların güzelliğinin dorukta olduğu bu zamanda Kanada’da, Şükran Günü de Ekim ayında kutlanır. Şükran Günü yetişkinlerin bayramıdır. Her Kanada eyaletinde tatildir bugün. Birçok insan, şükranın kime ve ne için verildiğini bilmese de, herkes severek kutlar bugünü ailesi ve sevdikleriyle. Çoğu ev, sonbahar aksesuarlarıyla donanır, hindiler pişirilir, uzun, güzel yemekler yenir. Sonbaharın son ayı Kasım olaysız geçer. Sararmış yapraklar iyice dökülür, kış kendini hafif hafif hissettirmeye baslar. Sokaklarda yürümenin zevki azalır. Mutlaka ve mutlaka bir kere kar yağar Kasımda. Ama Kasım’ın soğuğu ve karı, Ocak ve Şubat ayında Kanada’yı bekleyen asıl kışın yanında hiç kalır. Sokaklar nispeten boşalır ve herkes kışın tek eğlencesi Noel’in gelişini beklemeye baslar. Zaten Şükran Gününün hemen ardından, bütün dükkânlar birdenbire Noel gününe yoğunlaşır. İnsanlar kime ne hediye alacağını planlamaya, yavaş yavaş Noel alışverişi yapmaya baslar. Noel’in ardından birkaç ay sürecek olan kış uykusu başlar. İşte bu tanıdık ve sevilesi döngü her yıl böyle tekrar eder.