Modanın karanlık yüzü! Dünyada milyarlarca tüketicisi olan moda sektörünün eko-sistemimize zarar veren en büyük ikinci endüstri olduğunu biliyor muydunuz?
Sürdürülebilirlik, uzunca bir süredir duyduğumuz bir çoğumuz için yeni olmayan bir kavram. Özet olarak yaşam kaynakların sınırlı olduğu-nunun bilinmesi ile zorunlu olarak ortaya çıkmış, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak olarak tanımlanabilir. Tekstilin dünyayı en çok kirleten sektörler arasında petrol endüstrisinden sonra ikinci sırada yer aldığı biliniyor. Hammaddesi, üretim aşaması, tüketi-ciye ulaştırılması, kullanılması ve sonraki süreçlerin her biri çevreye büyük zararlar veriyor. Canlı renkler, baskılar ve kumaş kaplamalar gibi moda ürün-lerini çekici kılan unsurların çoğu ise zehirli kimyasallar içeriyor. Hızlı moda kavramı ise bir yandan durumu daha kötüleştiriyor. Markalar neredeyse her hafta mağazalarına yüzlerce yeni kapsül koleksiyonları ekleyerek tüketiciyi kışkırtıyor, ihtiyaçtan fazlasını öneriyor. Fakat diğer yandan milyonlarca in-san bu sektörden para kazanıp yaşamını sürdürüyor. Hal böyle olunca siste-min devamlılığı açısından sürdürülülebilirlik kavramının genel kabul görmüş tüm kurallarını uygulamak üreticiden tüketiciye kaçınılmaz bir olgu olarak hayatlarımıza giriyor. Sü dürülebilir Moda ise, moda sektöründe hızlı moda anlayışına karşı gelişmiş, ekolojik bütünlüğü ve toplumsal adaleti savunarak moda ürünlerini ve sistemini değiştirmeyi hedefleyen bir akım. Yalnızca ürünle değil, modanın bağlantılı olduğu toplumsal, kültürel, ekolojik, finansal sistemlerle de ilgile-nen bir yaklaşımdır. Temelleri çevre hareketiyle birlikte atılan sürdürülebilir moda kavramı, sektörde toplumsal değeri ve refahı önceleyen bir iş modelinin benimsenebileceği inancına dayanır. Haydi birlikte bu kavram ilgi ilgili nasıl daha bilinçleneceğimize, tüketim alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmeye ve bu kıymetli ve kalıcı trendi kendi hayatlarımızda nasıl uygulaya-cağımıza göz atalım.
Sürdürülebilir Bir Gardıroba Sahip Olmak İçin Neler Yapabiliriz?
Dolabınızın ücra bir köşesine attığınız kıyafetlerinizden kurtularak temizlik yapmanız, sürdürülebilir bir gardrop için ilk adım diyebiliriz. Gerçekte hangi parçalara ihtiyacınız olduğunu belirlemek, yıllardır kullanmadığınız ürünleri bir kenara ayırmak mantıklı olacaktır, kendinize bu parçaları en son ne zaman giydiğinizi ve bir daha giymek isteyip istemediğinizi sorun. Böylelikle as-lında şimdiye kadar düşündüğünüzden daha az parça ile giyinmiş olduğunuzu farkedeceksiniz. Üstelik kenara ayrılan parçaları sizden alıp karşılığında indirim çekleri veren ve paylaştığınız bu parçaları yeniden üretim sürecine tabii tutan markaların olduğunu göreceksiniz.
• Satın alacağınız marka hakkında bilgi sahibi olun.
• Satın alacağınız ürünün hangi şartlarda üretildiğini öğrenin.
• Sürdürülebilir moda anlayışını benimsemiş markalardan alışveriş yapın.
• İkinci el ürün satın almaya başlayın.
• Eskiyen kıyafetlerinizi yeniden tasarlayın! Dolabınızda sürekli kullandığınız, çok yönlü giysilerinize yer verin. Özellikle bir-biriyle uyumlu parçalar kalmasına özen gösterin. Zamansız parçaların ne kadar uzun süre giyilebildiğine inanamazsınız. Birbirleriyle uyumları kadar renk uyum-larına da dikkat etmeyi unutmayın. Sade ve bir nevi kapsül dolaba geçmek, hem ruhunuzu hafifletecek hem de daha kararlı alışveriş yapmanıza yardımcı olacak-tır. Sürdürülebilirlik ilkeleri ile üretilmiş olsa dahi kendinize şu soruyu sormaktan çekinmeyin, gerçekten ihtiyacım var mı? Eğer yine de olduğunu düşünüyorsanız artık çok daha bilinçli bir şekilde alış veriş yapmış olacaksınız. Hem satın alma yapacağınız markanın sürdürülebilirlik politikasını sorgulamak hemde ürünün hangi şartlarda üretildiğini bakmanız faydalı olacaktır. Bütçenizi oluşturduktan sonra birçok farklı malzemeden üretilmiş giysileri dolabınıza ekleyebilirsiniz.
Peki Sürdürülebilir Moda Neden Daha Uygun Fiyatlı Olamıyor?
Sürdürülebilir moda, yeterli talep olduğu sürece, bir servete mal olmak zorunda değil. Kar amacı gütmeyen Fashion For Good'un strateji ve kurumsal gelişim direktörü Brittany Burns, ”Sürdürülebilir modanın pahalı olduğuna dair bir algı var – bu her zaman böyle değil" diyor. Yenilikler daha yaygın hale geldikçe, fiyatları düşürüyor ve daha da düşecektir. Olması gereken bir değişim var.” diyor. Aslında ürünlerini uygun fiyatlı hale getirmek bir marka için her zaman kolay değildir. Bu sürdürülebilir politikalar sayesinde ister Bangladeş'te ister Çin’de olsun tüm hazır giyim işçilerine adil bir ücret ödendiği ve sağlık sigortası verildiği biliniyor, bu kuralla-rın uygulanıp uygulanmadığı bağımsız kuruluşlar tarafından denetleniyor. Sadece sertifikalı kumaşlardan üretilen bu ürünler ister istemez sıradan ürünler kadar uygun olamayabiliyor. Örneğin, birinci sınıf malzeme seçimi ve markanın ürettiği daha düşük hacimler nedeniyle daha yüksek bir fiyat etiketi neden olabiliyor, yine de ulaşıl-ması oldukça güç lüks tüketim ürünleri ile kıyaslandığında karşılanabilir kalıyor, eko-sisteme verdiğimiz zararı düşündüğümüzde bu önemsiz kalıyor.