Tüm dünyada son yıllarda estetik plastik işlemlere ve operasyonlara ilgi çok arttı. İnsanlar güzellik kavramını artık sağlıkla yan yana kullanabiliyorlar. Bu da doğru ve yerinde uygulamaların ne denli önemli olduğunu bize gösteriyor. Türkiye, özellikle son beş yılda dünya çapında artan hasta potansiyeliyle dikkat çekiyor.
İstatistiklerde Türkiye; Almanya ve İtalya'yı geride bırakarak, ABD ve Rusya ile rekabet eder bir durumda.
Peki Türkiye'nin bu yükselişindeki sır ne?
Öncelikle gerçekten bu ülkenin bir estetik plastik cerrahı olarak bu durumdan gurur duyduğumu söyleyerek başlamalıyım. Bu istatistiklerde Türkiye'nin ilk sıralarda yer almasının başlıca sebeplerini sıralarsam ilk olarak Türk cerrahların el yeteneklerinin dünya çapında olmasını söyleyebilirim. Uluslar arası platformlarda, seminer ve yayınlarda takip ettiğim işlem ve ameliyat sonuçlarına baktığımda Türk cerrahların gerçekten inanılmaz bir el becerisi ve yeteneği olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hatta Avrupa'nın en iyi doktorlarının Türk doktorlar olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'yi estetikte Dünya çapında yapan maddelerden biri de cerrahların uzmanlaşması. Hastalar ihtiyaçlarına yönelik pratiği güçlü doktorları seçebiliyorlar.
Türk cerrahları estetik plastik cerrahinin birçok alanında çok başarılı olduklarını kanıtlamış durumda. Elbette her cerrahın yapmayı daha çok sevdiği, üstüne düştüğü ve pratik yapmaktan zevk aldığı belli estetik uygulamalar var. Bu da işimizin keyifli taraflarından biri. Bu ön plana çıkarılan alanlarda uzmanlaşmak da hasta profilinin dikkatini çekiyor elbette. Benim de estetik cerrahinin birçok alanında ameliyatlar yapsam da en keyif aldığım alanlardan biri yüz cerrahisi. Yüz germe ve gençleştirme benim için ayrı bir öneme sahip. Tüm dünyadan bana ulaşan hastalarım için ben bir yüz tamircisiyim adeta... Bunu hastalarımdan duyuyorum, biraz iddialı olsa da aslında şunu ifade ediyor; yüzümüz bizim dış dünyayla kurduğumuz bağ, bir nevi kartvizitimiz. Yüzümüzle hatırlanırız, yüzümüzle iletişim kurarız. O nedenle yüz cerrahisi, yüzdeki doğru uygulamaların nasıl yapıldığı ve neye hizmet ettiği oldukça önemli benim için. Estetik cerrahinin her alanında kendimi geliştirmek ve her yeni işlemde hastamın hayatına değer katmak oldukça kıymetli.
Bir başka etken de teknoloji. Estetik sektöründeki teknolojik gelişmelerin Türkiye tarafından son derece titizlikle takip edildiği, dünya standartlarında bir teknolojiyle hizmet verildiğini söyleyebilirim. Bu da istatistiklerin bizim için sürpriz değil nihai bir başarı ve sonuç olduğunu gösteriyor.
Son teknolojik gelişmeleri anbean takip ediyoruz. Amerika'da ve Avrupa'da her hangi bir yeni uygulama ve teknolojik gelişme aynı hafta Türkiye'de bizler tarafından uygulanmaya başlanabiliyor. Bu da dünya hasta ve danışan portföyümüz için çok büyük öneme sahip oluyor, bizim farkımızı ortaya çıkarıyor. Ayrıca yine çok önemli faktörlerden biri de bu kalitede ve bu yetenekte hizmetin fiyatlandırmasının uygun olması geliyor. Birçok ülkenin sigorta poliçelerinde estetik uygulamalar karşılanmıyor. Ülkelerinde daha pahalı olan bu işlemler için Türk doktorlarının başarılı ve nispeten uygun fiyatlı hizmetleri dünyanın birçok ülkesinden insanı Türkiye'ye çekiyor. İnsanlar güzelleşirken bir yandan da güzel ülkemizi keşfe çıkabiliyorlar. Bu da onlar için bir operasyondan ziyade heyecanlı bir serüvene dönüşüyor.
Peki küresel kriz pandeminin bu sürece nasıl etkisi oldu diye sorarsak; beklenenin aksine estetik cerrahide artışa hatta patlamaya neden oldu diyebilirim. Bunun birçok psikolojik nedeni olabildiği gibi bence başta maske kullanımıyla birlikte göz çevremizin ekstra dikkat çekmesi olabilir. Bu son iki yılda ilk defa botoks yaptıran yüzlerce hastam oldu. Şikayetleri de maskenin altından göz çevresi kırışıklıklarının çok dikkat çekmesiydi. Estetik işlemlerin patlamasında bir sebep de yine evden çalışma şartlarında internet üzerinde yapılan uzun toplantılar sırasında insanların sadece yüzlerinin ekranda olması ve dikkatin yüze yönelmesi olduğunu düşünüyorum. Sürekli ekranda kendi yüzleriyle karşı karşıya olan insanlar; birçok şeyden şikayet ederek özellikle yüzleriyle başlayan, diğer bölgelerle devam eden bir memnuniyetsizlikle geliyorlar. Uzun zamandır aklında estetik operasyon olan birçok kişi de evden çalışma şartlarını fırsat bilip iyileşme sürecini daha konforlu şekilde evde geçirebildiği için bu operasyonları yaptırıyor. Ayrıca küçük işlemlerde maske; işlem sonrası iyileşme aşamasında dikkat çekmemeyi sağladı diyebiliriz. Maskenin altında iyileşme süreci tamamlanana kadar dikkat çekmeden sosyalleşebiliyor insanlar. Türkiye'nin estetik cerrahi karnesine baktığımızda pandemi şartlarında geçirdiğimiz son iki yılı düşünürsem; ameliyatlı ve ameliyatsız estetik işlemlerin erkek - kadın, orta sınıf - yüksek zümre, genç - yaşlı ayırt etmeden toplumun bütün kesimlerinde yaygınlaştığını görüyorum. Hasta profilinin ise giderek daha bilinçli, araştırmacı ve kalitenin peşinde olduğu bir yöne doğru evrildiğini kendi deneyimlerinden görüyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Türk danışan ve hasta profilinin bilinçli olması, doğruyu ve güzeli ayırt edebiliyor, kaliteyi seçebiliyor olması çok kıymetli.
Dünya hasta portföyüne bakarsak; kendi kliniğimden örnek verecek olursam Avrupa'dan yüz estetiği, meme ve burun estetiği için gelen hastalarımda son yıllarda oldukça artış görüyorum. Orta Doğu ve Arap ülkelerinden meme ve vücut şekillendirmenin daha çok tercih edildiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Sonuç olarak estetik cerrahideki başarı, memnuniyet ve fiyatlandırma açısından Türkiye kesinlikle Dünya sıralamasında ilk 3'te. Hem ülkemizden hem de dünyadan binlerce hastaya ulaşabiliyor ve güvenlerini kazanabiliyor olmanın önemi bizim için inanılmaz bir şey. Kendi adıma dokunduğum her insanın imzam olduğunu biliyorum ve bu sorumlulukla cerrahlığımı devam ettiriyorum. Hastalarımın bana duyduğu bu güven de beni; dünyadaki tüm gelişmeleri, yenilikleri, teknolojileri takip etmem için tetikte tutuyor, her zaman daha iyiyi ve mükemmeli aramam için kamçılıyor.