İşleriniz rast gitmiyor mu?
Özellikle bazı konularda takılmış plak gibi aynı sorunları mı yaşıyorsunuz? Olay ve kişiler değişse de yaşadığınız son, hep hüsran mı? Sizce sorun nerede? Bunu nasıl düzeltebileceğinizi biliyor musunuz? Cevabınız ”hayır”, öyle değil mi? Peki, bunu astroloji aracılığıyla düzeltebileceğinizi söylesem, bana inanır mıydınız? O zaman sizi biriyle tanıştırmam gerek. Adı Chiron. O bir başşifacı. Aslında Chiron ile gerçek manada tanışmam, değerli öğretmenim Sevgi Alis Yıldırım’ın “Chiron: Sonsuz İyilik” kitabı sayesinde oldu. Elbette, daha önce Chiron ile ilgili bazı araştırmalarım olmuştu ama tüm dünya gibi ben de Chiron’u onun gibi görememiştim. Eskiden bildiğim hâliyle Chiron, Carl G. Jung’un deyimiyle “Yaralı Şifacı” idi ve haritada hangi alana denk geliyorsa o konularda bizim “yaralı” hissetmemize neden oluyordu. Gel gör ki, işin aslı öyle değildi. Bir şifacının bizi yaralaması bana her zaman saçma gelmişti zaten. Kitabın derinliklerine daldıkça gördüm ki Chiron, bize yaramızın yerini işaret ediyor ve bununla da kalmıyor. Haritayı okumayı biliyorsanız, size ilacınızın ne olduğunu da söylüyor. Ne kadar güzel bir detay, değil mi? Mitolojide Chiron, bir sentor yani yarı at yarı insan. Babası, tanrı Kronos (Satürn) ve annesi de bir su perisi Philyra. Bir sentor olarak doğduğu için annesi ve babası tarafından terk edilen bir tanrı. Hâliyle de ölümsüz. Chiron’a önce bir süre Dünya Ana sahip çıkıyor, sonra da Apollon (Güneş) ve kız kardeşi Artemis (Ay). Chiron; avcılık, okçuluk, müzik, şifacılık, matematik, astroloji, kehanet ve yaşama dair her şeyi tek tek öğreniyor. Başşifacılığa yükselmesi ise aslında zehirli bir okun bacağına açtığı yara sayesinde oluyor. O yarayı iyileştirebilmek için pek çok ilaç yapmayı öğreniyor ve başkalarının yaralarını iyileştirmeye başlıyor ancak bir türlü yarasına merhem olacak ilacı bulamıyor. Yara ona dayanılmaz acı veriyor, tıpkı ebeveyni tarafından dışlanmanın yarattığı acı gibi. Acısından kurtulmanın tek bir yolu vardır: Ölümsüzlüğünü bırakmak! O da ölümsüzlüğünü insanı meydana getiren Prometheus’a bırakıyor ve arşa çekiliyor.
Peki siz şifacı mısınız, yoksa kurban mı?
Hikâyeden de anlayacağımız gibi, içimizde bir yara var ve Chiron’un haritadaki konumu, bize yaralı bölgeyi işaret ediyor. Yaramızın yerini öğrendik. Peki, şimdi ne olacak? Aslında bu noktada seçim tamamen bize kalıyor. Chiron gibi yaramızdan edindiğimiz tecrübeyle başkalarına yardım da edebiliriz, kurban rolüne bürünerek yaramıza bakıp bakıp ağlaya da biliriz. Ağlamayı seçtiysek Chiron bu noktada bize yardımını sunamıyor maalesef. Ancak yaramız sayesinde başşifacıya dönüşmeye niyet edersek, o zaman en büyük şifa kaynağı olan şükran ve minnettarlık enerjisini nasıl yaratacağımızın yolunu doğum haritamız aracılığıyla bize anlatıyor. Şimdi size kitaptan birkaç cümle paylaşacağım: “Aslında Chiron bizim atalarımızdan, geçmişimizden, geçmiş hayatlarımızdan (bunlar Satürn temalarıdır) devraldığımız ne kadar düşman gibi çalışan enerji varsa hepsini dost enerjiye dönüştürerek içimizdeki Satürn’ü onarmaya çalışıyor.” “Chiron, zamanın (Satürn’ün) bizi destekler hâle gelmesinin yolunu hepimize öğretiyor.
İşte bu yolun adı ‘Sonsuz İyilik’tir.” “ ‘Sonsuz İyilik’ sayesinde birbirimize hizmet ederek yücelmenin sınavına hazır hâle geliyoruz.” Bu perspektiften bakınca neredeyse tüm inanç sistemlerinin, insanlığı iyilik yapmaya çağırması sizce de daha anlamlı olmuyor mu?